Otoakustik Emisyon
Çevre seslerinden bağımsız olarak, insan iç kulağı...
İşitme duyusu, bireyin çevresi ile etkileşimi için oldukça önemlidir. Bu sebeple, işitme kayıpları bireylerin yaşam kalitesini önemli derece olumsuz olarak etkiler. Çocuklarda görülen işitme kayıpları öncelikle dil ve konuşma gelişimini etkilemekle birlikte; sosyal, bilişsel, eğitimsel gelişimi de olumsuz olarak etkiler. Özellikle yaşamın ilk dört yılında hızla gelişen dil ve konuşma gelişiminin tamamlanabilmesi için iyi bir işitme birinci şarttır. Konuşma gelişimi yetersiz olan çocuklar; sosyal iletişim, duygusal gelişim, akademik başarı gibi birçok alanda yaşıtlarına kıyasla daha zor bir süreç geçirirler. İşitme kayıplı çocukların bu gelişim süresince akranlarıyla birlikte ilerleyebilmesi, konuşma ve anlama becerilerinin gelişmesi için işitme kaybı tanısının olabildiğince erken konulması ve gerekli müdahalelerin zamanında yapılması çok önemlidir.
Dünya nüfusunun yaklaşık %5’ini işitme kayıplı bireyler oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 466 milyon işitme kayıplı bireyin yaklaşık 34 milyonunu (%7) işitme kayıplı çocuklar oluşturmaktadır.
Çocuklarda görülen işitme kayıplarının nedenleri; doğuştan gelen (konjenital) ve sonradan ortaya çıkan (edinilmiş) işitme kayıpları olarak iki bölümde incelenebilir.
Konjenital işitme kayıpları, doğum öncesinde ve doğum esnasında gerçekleşen sebeplerden kaynaklanmaktadır. Genetik veya genetik olmayan işitme kayıpları olarak ikiye ayrılır ve işitme kayıplarının yarısından fazlası genetik nedenlere bağlıdır. Genetik olarak otozomal resesif sendromik olmayan bozukluklar daha fazla görülürken, genetik olmayan en sık neden gebelik sırasında geçirilen sitomegalovirus (CMV) enfeksiyonudur. Genetik nedenler arasında ise şu durumlar sayılabilir:
Yenidoğan döneminden sonra ortaya çıkan yani doğum öncesi ile sırasındaki nedenlere bağlı olmayıp sonrasındaki nedenlere bağlı olarak görülen işitme kayıplarıdır. Bu duruma en sık yol açan nedenler:
Aşağıda verilen risk faktörleri ile ilişkili çocuklarda işitme kaybı oluşma riski artmaktadır:
Çocuklarda işitme kaybı tanısı her yaş grubunda konulabilir. İşitme kaybının kesin tanısı; detaylı öykü, kulak-burun-boğaz ve baş boyun muayenesi ve otoskopik muayene sonrası odyolojik incelemeler ile lüzumu halinde genetik testler ve radyolojik değerlendirmeler ile konulabilir. İşitme kaybının erken dönemde tanılanması için yenidoğan ve okul çağı çocuklarına işitme tarama programları uygulanmaktadır.
Ülkemizde 2000 yılında Yenidoğan İşitme Taraması Programı “İşitme kaybıyla doğan ya da doğum sonrası dönemde işitme kaybı ortaya çıkan çocuklarda işitme kaybının çocuğun konuşma gelişimini etkilemeden ve psikolojik ve sosyal açıdan sağlıklı bir birey olarak toplumdaki yerini almasını sağlayacak şekilde erkenden saptanması, tedavi ve rehabilitasyonunun sağlanması, topluma sağlıklı bireyler kazandırılması amacıyla’’ başlatılmış olup 2008 yılında 81 ilde ulusal program haline getirilmiş ve uygulanmaya devam edilmektedir. Yenidoğan İşitme Tarama Programı sayesinde birçok bebeğe erken dönemde işitme kaybı tanısı konularak en kısa zamanda uygun tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Doğumun yapıldığı tüm sağlık kurumlarında Yenidoğan İşitme Taraması Programı uygulanmaktadır. Tarama programında Tarama ABR [Automated-Auditory Brainstem Response (A-ABR)] testi yapılmaktadır. Tarama ABR testi ile beyin sapı cevapları kayıt edilerek işitsel sistem değerlendirilir. İlk işitme taraması doğumdan sonraki ilk 72 saat içinde (taburcu olmadan) yapılır. Testten geçen bebekler için herhangi bir ek test yapılmazken, kalan bebekler doğumdan 7-15 gün içinde tekrar Tarama ABR ile test edilir. Bu testten geçen bebeklere ek test yapılmazken, testten kalan bebeklere doğumdan 15-30 gün içinde yeniden tarama ABR testi yapılır. Bu testte de kalan bebekler işitme kaybının kesin tanısı için referans merkezlere yönlendirilir. Risk faktörü olan yenidoğanların test aşaması bahsettiğimiz rutin uygulamadan farklı olarak daha detaylı ele alınmalıdır.
İşitme kayıpları sadece doğum sırası ve sonrasında ortaya çıkmaz. Doğum sonrası dönemde enfeksiyonlar, travma, progresif işitme kaybı yapan genetik hastalıklar başta olmak üzere, farklı nedenlere bağlı olarak da işitme kayıpları görülebilmektedir. Okul çağı çocuklarında, akademik başarı ve sosyal gelişim açısından işitme sağlığı büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde 2015 yıl sonundan bu yana Okul Çağı Çocuklarda İşitme Tarama Programı, 81 ilde ilköğretim 1. sınıflara uygulanmaktadır.
Okul Çağı Çocuklarda İşitme Tarama Programı, ilköğretim 1. sınıf öğrencilerine uygulanmaktadır. Tarama odyometri testi ile tüm frekanslarda ve her iki kulakta 20 dB’de cevap alan çocuklar testten geçer ve ek bir test yapılmaz. Herhangi bir frekansta bir veya iki kulakta 20 dB’ de cevap alınamaması durumunda çocuk bir hafta içerisinde yeniden test edilir. Testten geçen çocuğa herhangi bir ek test yapılmazken, kalan çocuklar muayene ve gerekli testleri yapılmak üzere Kulak Burun Boğaz Kliniğine sevk edilir. Ancak ilk test aşamasında çocuğun risk faktörü var ise tarama sonucu iyi dahi olsa Kulak Burun Boğaz değerlendirmesinin yapılması uygun olur.
İşitme kaybı, çevredeki sesleri duymada güçlük çekme, işitme hassasiyetinde azalma olarak tanımlanabilir. İşitme ile ilişkili organımız olan kulak, üç bölümden oluşur: dış kulak, orta kulak ve iç kulak. İşitme kayıpları, kulağın hangi bölgesinin etkilendiğine göre sınıflandırılır.
Çocuklarda görülen işitme kayıpları çeşitleri:
İşitme kaybının tipi ve derecesi yapılan saf ses odyometri testine göre yorumlanır. Saf ses odyometri testinde yetişkinlerden farklı olarak çocukların yaş aralıklarına göre Davranışsal Gözlem Odyometrisi, Görsel Pekiştireç Odyometrisi veya Oyun Odyometrisi ile değerlendirme yapılır. Ölçüm yapılırken hava yolu ve kemik yolu işitme eşikleri ayrı ayrı ölçülür. Hava yolu işitme eşikleri kulağa takılan kulaklıklar ile ölçülür ve dış kulak yolundan verilen ses önce kulak zarına ve orta kulağa, oradan da iç kulağa iletilir. Kemik yolu işitme eşikleri ise kemik vibratör adı verilen alet ile ölçülür. Kemik vibratör ile verilen ses aracılığıyla kafatası kemikleri titreşerek sesin orta kulağa ve kemikçiklere uğramadan doğrudan iç kulağa ulaşması sağlanır.
Hava yolu işitme eşikleri genellikle 125 – 250 – 500 – 1000 – 2000 – 4000 - 8000 Hz frekanslarında ölçülür. Kemik yolu işitme eşikleri ise genellikle 500 – 1000 – 2000 - 4000 Hz için ölçülür. İşitme kaybının derecesi hava yolunda 500 – 1000 – 2000 – 4000 Hz frekanslarında elde edilen yanıtların ortalaması alınarak hesaplanır. İşitme kaybının tipi ise hava ve kemik yolu eşiklerinin karşılaştırılması yapılarak belirlenir.
İşitme Kaybı Sınıflandırması (ASHA,2015)
|
|
10 – 15 dB |
Normal İşitme |
16 – 25 dB |
Çok Hafif Derecede İşitme Kaybı |
26 – 40 dB |
Hafif Derecede İşitme Kaybı |
41 – 55 dB |
Orta Derecede İşitme Kaybı |
56 – 70 dB |
Orta-İleri Derecede İşitme Kaybı |
71 – 90 dB |
İleri Derecede İşitme Kaybı |
91 dB ve üstü |
Çok İleri Derecede İşitme Kaybı |
İşitme kayıplı çocukların tedavisi, ailenin de içerisinde bulunduğu bir ekip haline, gerektiğinde birden fazla uzmanlık alanının desteği ile yapılır. Tedavide amaç çocuğun tüm gelişim aşamalarını doğru bir şekilde tamamlamasını sağlayarak işitme kaybının olumsuz etkilerinin en aza indirilmesidir. İşitme kaybının tipine, derecesine ve altta yatan nedene bağlı değişkenlik göstermekle birlikte; işitme kayıpları medikal, cerrahi veya ses amplifikasyonu yöntemlerinden birisi ile tedavi edilir. Bazı işitme kayıpları medikal ve cerrahi tedavi ile düzeltilebilirken bazı işitme kayıpları bu yöntemlerle tedavi edilemez. Bu tür işitme kayıplarında tercih edilen işitme cihazlarının erken dönemde kullanılması işitmenin daha kötüye gitmesinin önüne geçerek, mevcut işitmeden maksimum seviyede faydalanılmasını sağlar. Her geçen gün gelişmekte olan işitme teknolojileri ile işitme cihazları, orta kulak implantları, koklear implant, beyin sapı implantı ve yardımcı dinleme cihazları bu amaçla kullanılmaktadır.
Özetle, işitme kaybı tanısının erken dönemde tanısının konulması ve gerekiyorsa çocuğun cihazlandırılmasının ardından uygun rehabilitasyon programıyla eğitime başlaması son derece önemlidir. Literatürde erken dönemde müdahale edilen işitme kayıplı çocukların dil ve konuşma gelişimleri, geç tanılanan çocuklara kıyasla daha hızlı olduğundan bahsedilmektedir. Medikal ya da cerrahi olarak tedavi edilebilecek daha büyük çocuklarda ideal yaklaşım, tedaviye en erken dönemde başlanmasıdır. Bu sayede çocuğun akademik ve sosyal gelişimi için doğru zamanda doğru ilerlemeyi göstermesi sağlanmış olur.
Sağlıklı bir işitme dileklerimle.
* Lütfen form alanlarını giriniz, bilgileriniz gizli tutulmaktadır.